Bizi Ben'e Tercih Etmek: Beyin, Tartışma ve Sevginin Emeği
- Sophia Seyma Mamedova
- 3 gün önce
- 2 dakikada okunur
Bir tartışma sırasında, olayların sıcaklığıyla insanlar içgüdüsel olarak bencil
davranmaya yatkındır. Bu bir karakter kusuru değil, beynimizin yapısından
kaynaklanan doğal bir tepki—kendini koruma içgüdüsü. Beyin taramaları
göstermektedir ki, yüksek stres anlarında amigdala, prefrontal korteks devreye girip
davranışları düzenleyemeden önce harekete geçer. Amigdalanın vazifesi tehditleri
algılamak ve hayatta kalma tepkilerini tetiklemektir. Prefrontal korteksin vazifesi ise
mantıklı ve rasyonel düşünmeyi sağlamaktır. Sonuç olarak, birçok kişi yüksek stres
anlarında bencil kararlar alırlar. Peki, bu durumda insanları kendilerini seçtikleri için
suçlayamayız değil mi? Değil. Çünkü artık 15 yaşında değiliz. Eğer buraya kadar bu
yazıyı okuduysanız, büyük ihtimalle olgunlaşmış prefrontal korteksinize hakkını
verebilecek yaştasınız. Güzel haber şu ki, bu beceriler çoğumuz için doğuştan gelmez;
hayat boyunca öğrenilir ve geliştirilebilir. İşte burada, bu becerileri güçlendirmek için
birlikte beyin fırtınası yaparak çözümler üzerinde çalışacağız!
Öncelikli odak noktanız kendiniz olmalı. Bu kulağa kolay gelebilir, çünkü insanlar
doğası gereği kendini ön planda tutmaya meyillidir. Ancak işin ironik tarafı şu ki,
sorumluluk almamız gerektiğinde bu bencilliği kendimize yöneltmeyiz. Hatalarımızla
doğrudan yüzleşmek yerine dolaylı yollar seçeriz—tıpkı birinin kulağına en yakın eliyle
dokunmak yerine, ters eli başının arkasından dolandırarak ulaşmaya çalışması gibi. Bu
metafor, partnerimizin hatalarını, kusurlarını, tutulmayan sözlerini ve bize verdikleri ya
da vermedikleri tepkilerin bizde nasıl izler bıraktığını detaylıca inceleyip sorgulamamızı,
ancak kendi hislerimize, duygularımızın ardındaki işleyişe ve bizi tekrar tekrar aynı
döngülere sokan davranış kalıplarımıza odaklanmamamızı anlatıyor.
Bakış açınızı değiştirebilmek için partnerinizin doğru yaptığı şeylere dikkat edin. Sonsuz
olasılıklar arasından neden onu seçtiğinizi kendinize hatırlatın. O sizin rakibiniz değil,
sizin takım arkadaşınız. Tabii ki bunu bir tartışmanın ortasında kendinize
hatırlatamazsınız; bu insani ve doğaldır. Ancak, tartışmalar dışında zihninizi
hazırlayabilir ve tepkilerinizi şekillendirebilirsiniz. Partnerinizin sizi mutlu eden küçük
davranışlarını düşünerek bu alışkanlığı geliştirin. Kendinize sık sık "Biz bir takımız"
diye tekrar edin. Geçmiş tartışmalarınızı gözden geçirip daha yapıcı yanıtlar üretmeye
çalışın—yalnızca sözcüklerinizi değil, ses tonunuzu ve beden dilinizi de çalışın.
Partnerinize nasıl bakmak isterdiniz? Sıktığınız dişlerinizle mi, yoksa yumuşak bir
gülüşünüzle mi? Öfkeden hızla atan kalbinizin sizi susturmasını mı yoksa kollarınızı
açarak “tartışmayı” karşılamayı mı tercih ederdiniz? Tekrar ber terkar deneyin.
Bu, sırf tartışmalardan kaçınmak için her şeye katlanmanız gerektiği anlamına gelmez.
Aksi takdirde, zamanla kendinizi, özsaygınızı ve ilişkinize olan güveninizi kaybedersiniz.
Bunun yerine, her şeyi açıkça ortaya koyun—hangi konularda hemfikir olduğunuzu ve
hangi konularda anlaşamadığınızı belirleyin. Partnerinizden de aynısını yapmasını
isteyin. Birbirinizi hislerini doğrulayan, kapsayıcı ve yapıcı geri bildirimlerde bulunun.
Duygu ve düşüncelerinizi ifade edin; ancak bunu, partnerinizin size yaptığı yada
yapmadığı şeyler üzerinden değil, sizin ne hissettiğiniz ve düşündüğünüz üzerinden
yapın.
Bu serinin devamını www.sophiamamedova.com da bulabilirsiniz.
Sophia Şeyma Mamedova | Davranış Analistçi
Comments